top of page
  • Yazarın fotoğrafıMetin Tiryaki

Kayıp Zamanın İzinde - Marcel Proust

Kayıp Zamanın izinde (À la recherche du temps perdu) Marcel Proust'un yedi kitaptan oluşan en ünlü eseri. Proust kitabı 1909 yılında yazmaya başlamış, ölümüne kadar da (1922) devam etmiş; kitap 1913-1927 yılları arasında Fransa'da basılmış. Annesi zengin bir Yahudi ailenin kızı, babası da doktor olan yazar, dokuz yaşında iken astıma yakalanmış, bütün hayatı boyunca da bu hastalıktan muzdarip olmuştu. Hastalığı nedeni ile eğitimini de tamamlayamayan yazar, edebiyata yönelmiş, eğlenceye düşkün ve şıpsevdi bir gençlik dönemi geçirmişti. Hayatında neredeyse hiç çalışmamış olan Proust, annesi ve babası ölünceye kadar ailesinin kazancı ile, ölümlerinden sonra kendisine kalan küçük servet ile yaşamaya devam etmiş, hatta on sene boyunca odasından bile dışarı çıkmadan evinde yaşamıştı.


Kayıp Zamanın İzinde Proust'un çocukluk, gençlik ve yetişkinlik dönemi anıları ve otobiyografisi olarak tanımlanabilir. Yirminci yüzyılın, hatta tarihin en iyi eserleri arasında kabul edilen eser yaklaşık 3200 sayfa, 1,2 milyon kelime ve 2000 kadar da karakterden oluşuyor. Okunması en zor kitaplar arasında yer alan eserin bu sıfatı alma sebeplerinden biri de karakter sayılarının fazlalığı; bunun yanı sıra aşırı derecede konu edilen 20. Yüzyıl Fransa aristokrasi ve sosyetesi, unvanlar, mekanlar, Fransa'ya özel tarihi olaylar (Özellikle sık sık konu edilen Dreyfus Vakası), sanat ve tiyatro aktiviteleri de yabancı olanlar için okunmayı zorlaştıran faktörler arasında sayılabilir. Tüm bunlara ek olarak en basit şeyler için (örneğin sıradan bir kapı veya elbise) bile sayfalarca tasvir yapılması sebebiyle okumak için çok ciddi zaman ve sabır gerektiriyor.


Kitabın Türkçe basımı Yapı Kredi Yayınları tarafından, çevirisi ise Roza Hakmen tarafından yapılmış. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Fransızların bile anlamakta zorluk çektiği bu eseri Türkçe'ye mükemmel bir şekilde çeviren Hakmen'in ortaya koyduğu başarı her türlü takdirin ötesinde. Kitap iki versiyon ile piyasada satılıyor; bir tanesi 7 ayrı kitap şeklinde, diğer versiyonda ise tüm eser 2 cilt olarak bir araya toplanmış. 2 cilt olan versiyonun yazıları çok küçük ve her bir kitap yaklaşık 1500 sayfa olduğu için okunması ve taşınması zor; bu versiyondan uzak durulmasını şiddetle tavsiye ederim (Not: Buna rağmen kitaplıkta güzel duruyor :).


Kayıp Zamanın İzinde 7 kitaptan oluşuyor. Bunlar sırasıyla :

1) Swann'ların Tarafı 2) Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde 3) Guermantes Tarafı 4) Sodom Ve Gomorra 5) Mahpus 6) Albertine Kayıp 7) Yakalanan Zaman


İlk dört kitap Proust yaşarken tamamlanmış, gözden geçirme ve düzeltmeleri yazarın kendisi tarafından yapılmış; son 3 kitap ise Proust'un ölümünden sonra kardeşi tarafından bastırılmış, dikkatli okuyucuların gözünden kaçmayacağı üzere bazı kopukluklar da mevcut.


Kitabı basitçe özetlemek gerekirse; ilk kitapta Proust'un çocukluk ve aile anıları, komşuları olan Bay Swann, karısı Odette ve kızları Gilberte konu ediliyor. İkinci kitap Gilberte ile yakınlaşmaları ve ayrılık sonrası gittiği Balbec'te tanıştığı kızlar (özellikle de Albertine) odaklı; üçüncü ve dördüncü kitapta yeni taşındıkları ev sahibeleri Guermentesler ve yeni adım attığı Fransız sosyetesi ve yüzlerce karakter ve unvan karşınıza çıkıyor. Beşinci kitap artık kendisi ile yaşayan Albertine üzerine kurulu, altıncı kitapta Albertine'in ayrılması, arkadaşı Andre ve tekrar Gilberte ile karşılaşmaları konu edilirken, son kitap ise en başa dönerek tabiri caiz ise zamanın yakalanması üzerine, aynı zamanda da o dönem yaşanan Birinci Dünya Savaşı ve içinde bulunduğu toplumun savaşa bakışını da analiz ediyor.


Çok kaba olarak bu eksende özetlenebilecek eser Proust'un iç dünyası, sanat, siyaset, müzik ve tiyatroya yönelik düşünceleri ve tabii ki aşkları üzerine yazılmış. İlgi duyduğu ve kitapta kız olarak bahsedilen kişilerin üçünün de isimlerinin uniseks olması ise yazar hakkında sürekli dile getirilen eşcinsel olduğu yönündeki iddialara da bir nevi mesnet oluşturuyor.


Son söz olarak kitap hakkındaki şahsi kanaatime gelecek olursak; edebi bir başyapıt olarak, bilinen tüm eser ve yazarların ötesinde olduğuna, inanılmaz tasvirleri, her türlü ruh hali ve düşüncenin bu kadar ustalıkla kaleme alınmasına, binlerce sayfa emeğe kimsenin söz söylemesi mümkün değil; ancak okurken çok sıkıldığımı da itiraf etmeliyim. Bu eseri yavaş yavaş sindire sindire okumak, uzun zamana yaymak ve sıkılmayı önlemek için arada başka kitaplar da okumak gerektiğini düşünüyorum. Tabii bu arada bir çok yerli ve yabancı yazarın Proust'u anlamak üzerine yazı ve makalelerini de öncesinde okuyup bir hazırlık yapılması da yerinde olacaktır.



0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page