top of page
  • Yazarın fotoğrafıMetin Tiryaki

Kabuk Adam – Aslı Erdoğan

Güncelleme tarihi: 1 Mar 2022

Geçmişini derin bir yara izi, bir kambur gibi sırtında taşıyan bir kadın ve öldürmekle aşık olmak arasında, her an değişen seçimler yapan bir adamın hikayesi Kabuk Adam.


1967 doğumlu Aslı Erdoğan, Kabuk Adam’ı 1994 yılında yazmış. Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümünü bitirdikten sonra aynı alanda master yapan Erdoğan, 1991-93 yılları arasında Cenevre Avrupa Nükleer Merkezi’nde (CERN) Higgs bozonu üzerine çalışan ilk Türk fizikçilerden. O dönemde sevmeden yaptığı mesleğinden ve depresif ruh halinden bir süreliğine kurtulmak amacı ile değişiklik için Karayipler’de St. Croix adasında düzenlen bir konferansa katılan Erdoğan, bu adada geçirdiği iki haftada yaşadıklarını ve adada tanıştığı, kendisine Kabuk Adam diyen Tony isimli bir yerliyi anlatmış kitabında.


Dönem otobiyografisi olan kitap, Erdoğan’ın ruh halini, St. Croix’ya gitme sürecini anlatarak başlıyor. Çocukken tacize, gençliğinde tecavüze uğramış kendi deyimiyle sevmeyi unutmuş bir kadının Karayipler’in ortasındaki cennet adada geçirdiği iki haftayı, aşkı, sevgiyi ve cinselliği bulmasını konu ediyor. Kendi içinde yaşadığı mutsuzluğu, zaaflarını, çelişkilerini, tutunamamasını anlatırken Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ına da gönderme yapmış bir yandan da.


Tesadüfen rastladığı, deniz kabuğu satarak geçimini sağlamaya çalışan sıska, çirkin, her tarafı yara bere içerisinde, bir siyahi olan Tony’nin ilk başta ürküten, sonra aşık eden öldürücü (!) saflığı derinden etkiliyor Erdoğan’ı. Kabuk Adam çirkinliği ile güzel, cahilliği ile bilge olan, dokunmadan sevilip, kelimelerle seven, kimseye anlatamadığı, kendisinin bile hatırlamak ve yüzleşmekte zorlandığı sırlarını açtığı, azrail maskeli, acı ile dolu karanlık geçmişi olan bir adam.

150 sayfalık bir Novella olan Kabuk Adam, bir solukta okunan, sürükleyici bir eser. Dili sade olmasına karşın tasvir ve metaforlarla edebi bir değere sahip olduğunu da belirtmeden geçmemek gerekir.


“Hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz; sonra da, ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız.”


“Geçmişimi, köklerimi, yaldızlı gelecek hesaplarımı yitirmek; uzun, sıcak günler boyunca unutmak; kendimi unutmak ve sonra yeniden bulmak; şimdiye kadar yaşadığım, daha doğrusu, vitrinden seyrettiğim hayattan ve avuçlarımda tuttuğum kül renkli gelecekten belki çok daha güzel; ama böyle bir serüvene atılmak, bir başkasının yaşamını ödünç alırcasına kendiminkinden vazgeçmek için çok fazla cesarete gereksinimim vardı, sahip olabileceğimden çok daha fazlasına.”


“Önceki geceyi tekrar yaşamayı ummuştum ama o insanın hayatında yalnızca bir kez gerçekleşebilen bir şeydi. Bir anıyı yeniden yaşamaya çalışmak ne kadar umutsuz, anlamsızdı; yapay bir mücevherden daha uyduruk bir şeydi.”


“Bir balona şekil veren hava gibi, benim de hayatıma şekil verecek bir şeye gereksinimim var. Şu anda bunun ne olabileceğini bile bilmiyorum, belki ancak sevgi diye tanımlanacak bir şey.”


“Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı vermez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar.”


0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page